Bolivya'nın başkenti La Paz'da, eski Devlet Başkanı Evo Morales'in destekçileri ile güvenlik güçleri arasında meydana gelen çatışmalar, ülke genelinde siyasi gerilimlerin arttığını gözler önüne serdi. Olaylarda bir kişinin yaşamını yitirmesi, Morales yanlılarının büyük tepkisini çekti. Morales'in devrilmesinin ardından, sol görüşlü destekçilerinin tepkileri hep yüksek sesle dile getirilse de, son çatışmalar bu durumu yeniden alevlendirdi.
Morales, 2019 yılında yapılan tartışmalı seçim sonuçları sonrasında görevinden ayrılmak zorunda kalmış ve Meksika'ya sığınmıştı. O günden bu yana politik atmosfer giderek gerilmişti. Morales'in politikaları ve uygulamaları, bazı gruplar tarafından desteklenirken, diğerleri tarafından ise sert eleştirilere maruz kalıyordu. Özellikle yerli halkın desteklediği Morales, ayrılmasından sonraki dönemde de ülkedeki sosyal ve ekonomik adaletsizliğe karşı mücadele etti. Son çatışmalar, sosyal medyada hızla yayılan çağrılar ve destekçileri tarafından düzenlenen protesto gösterileriyle tetiklendi.
Olaylar, Morales’in Meksika’dan döneceği yönündeki bilgiler ve destekçilerinin mücadelesini artırmaya yönelik organizasyonlar çerçevesinde gelişti. Şehir içinde yolları kapatan protestocular, polis müdahalesi ile karşılaştı. Çatışmalar sırasında bir kişinin vurulması ve hayatını kaybetmesi, durumu daha da tehlikeli bir hale getirdi. Polis, durumu kontrol altına almak amacıyla göz yaşartıcı gaz ve cop kullandı.
La Paz'daki çatışmalar, yalnızca olay yeriyle sınırlı kalmayarak ülke genelinde protesto gösterilerine yol açtı. Morales’in destekçileri, "Evo ile birlikteyiz" sloganları atarak, haklarının ve özgürlüklerinin gasp edilmediğini göstermek adına sokaklarda buluştu. Ancak polis, bu gösterilere de sert bir şekilde yanıt vermekte gecikmedi. Protestolar sırasında sosyal medya üzerinden #EvoYenidenTrendTopic haline geldi. Morales’in destekçileri, polis uygulamalarını andıran bu durumu, devletin otoriterleşme çabası olarak nitelendiriyor.
Hayatını kaybeden bireyin, Morales’in destekçisi olan 24 yaşındaki bir genç olduğu öğrenildi. Bu vaka, yalnızca bölgesel değil, uluslararası alanlarda da yankı buldu. Birçok insan hakları örgütü, Bolivya hükümetinin bu tür agresif davranışlarını kınadı ve soruşturma talebinde bulundu. Morales ise Twitter hesabından yaşananları "öldürücü bir taciz ve baskı" olarak değerlendirdi. Morales'in Cumhurbaşkanlığı Ofisi'ne geri dönmesi çağrıları ve destekçileri tarafından bu olayın şiddetle karşılanacağı açıklamaları, gerilimi daha da artırdı.
Bunun yanı sıra, Bolivya'da bulunan sosyal medya platformları, bu durumu daha da yorumlayarak, çeşitli paylaşımlarla kalabalık ve politik ortamlardaki çatışmaları gündeme taşıdı. Sosyal medyanın etkin kullanımı, olayların daha geniş kitlelere ulaşmasına neden oldu. Morales’in destekçileri, bu platformları silahlandırarak daha organize bir mücadele yürütmeye çalışırken, muhalefet de bu durumu kendi lehine çevirmekte kararlı.
Tüm bu gelişmeler, Bolivya'nın oldukça karmaşık politik yapısının ve içindeki farklı etnik grupların, partilerin ve çıkarların çatışmasını net bir şekilde gözler önüne seriyor. Ülkedeki tedirginlik ve huzursuzluk devam ederken, Morales’in tekrar geri dönüp dönemeyeceği ve yaşanan çatışmaların ne kadar süreceği merak konusu olarak kalmaya devam ediyor. Gözler şimdi Morales’in uluslararası camiadan alacağı destek üzerinde ve Bolivya’da yaşayan herkesin nasıl bir şekilde bu durumu yöneteceği üzerinde yoğunlaşıyor.
Bundan sonra neler yaşanacağı ise kesin olarak bilinmemekle birlikte, herkes Morales’in durumu ve bu çatışmaların sonuçlarını daha fazla merak etmeye başladı. Ülkede hâlâ süregelen siyasi istikrarsızlık, farklı gruplar arasında çatışmaların büyümesini tetikleyebilir. Morales ve destekçileri için bu durum, sadece liderlik iddiasını geri almakla kalmayacak; aynı zamanda Bolivya'nın geleceği adına büyük bir mücadeleye dönüşecektir.