Günlük yaşamın hızı ve karmaşası içinde kaygı, birçok insanın karşılaştığı yaygın bir sorun haline geldi. Fakat daha fazla kaygı hissettiğimizin farkında bile olmayabiliriz. Bunun sebeplerinden biri, farkında olmadan benimsemiş olduğumuz bazı alışkanlıklardır. Psikologlar, bu alışkanlıkların kişinin ruh hali üzerinde olumsuz etkiler yaratarak kaygıyı artırabileceğini belirtmektedir. Peki, bu alışkanlıklar nelerdir ve nasıl önleyebiliriz?
Günümüzde sosyal medya, iletişim araçlarının en yaygın olanlarından biri haline gelmiştir. Ancak, sürekli sosyal medya kullanımı kaygıyı tetikleyen önemli bir faktördür. Bu platformlarda karşılaştığımız başkalarının 'mükemmel' yaşamları, kendimizi yetersiz ve stresli hissetmemize yol açabilir. Araştırmalar, sosyal medyayı fazla kullanan kişilerin, yüz yüze iletişime kıyasla daha kaygılı olduklarını göstermektedir. Bunun önüne geçmek için sosyal medya kullanımını sınırlamak ve belirli zaman dilimlerindeki bildirimleri kapatmak oldukça faydalıdır.
Farkında olmadan, geçmişte yaşadığımız olumsuz deneyimlere takılı kalmak, kaygıyı arttıran bir diğer yaygın alışkanlıktır. Beynimiz, geçmişteki kötü anıları tekrar hatırladığında, stres hormonları salgılar. Bu da kaygının artmasına sebep olabilir. Geçmişle yüzleşmek önemlidir; ancak bu durumu aşmanın yolu, hatalardan ders çıkarmak ve anı yaşamakla mümkündür. Meditasyon ve farkındalık çalışmaları, geçmişteki olumsuz anılarla barışmak için etkili yöntemlerden bazılarıdır.
Kaygıyı artıran bu alışkanlıkları tanımak ve bunlara karşı önlem almak, ruh sağlığını korumak için son derece önemlidir. Kendimize karşı nazik olmalıyız ve bu alışkanlıkları değiştirmek için adım atmalıyız. Unutulmamalıdır ki, kaygı kontrol altına alınabilen bir durumdur ve aradığımız huzura ulaşmak için değişim şarttır.