Siyasi gerilimlerin tırmandığı Orta Doğu'da, Mescid-i Aksa’daki son olaylar, bölgedeki dengeyi yeniden altüst etti. İsrail İç Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, geçtiğimiz günlerde Mescid-i Aksa'ya düzenlediği baskınla, hem uluslararası hem de yerel kamuoyunun tepkisini çekti. Bu ziyaret, özellikle Müslüman dünyasında büyük bir yankı uyandırdı ve birçok ülkenin kınama mesajlarıyla karşılandı. Ben-Gvir'in bu cesur adımının ardında yatan siyasi dinamikler ise dikkatle inceleniyor.
Mescid-i Aksa, tarih boyunca birçok çatışmaya sahne olmuş bir alan. Kudüs'teki bu kutsal mekan, hem Yahudi hem de Müslümanlar için büyük bir öneme sahip. Özellikle son yıllarda, İsrail yönetiminin bölgedeki tavrının sertleşmesi, gerilimleri artıran başlıca etkenlerden biri haline geldi. Ben-Gvir'in Mescid-i Aksa'daki baskınını gerçekleştirmesi, yalnızca bir ziyaret olmanın ötesinde, daha geniş bir stratejik hareketin parçası olarak değerlendiriliyor. Bu olay, İsrail’in bölgedeki demografik yapıyı değiştirme çabalarının bir parçası olarak yorumlanıyor.
Özellikle 2021 yılında yaşanan çatışmalar sırasında Mescid-i Aksa'da meydana gelen olaylar, bölgedeki gerilimi tırmandırmıştı. Filistinli müslümanların ibadetlerine izni kısıtlayan İsrail, bu dönem boyunca birçok kez baskınlar düzenlemişti. Ben-Gvir’in son ziyareti ise, yıllardır süregelen bu çatışmalı geçmişin yeni bir halkası olarak tarihe geçeceğe benziyor. Uluslararası hukuk bakımından da tartışmalı bir durum yaratan bu baskın, özellikle Filistin liderliği tarafından kınandı.
İsrailli Bakan’ın Mescid-i Aksa’ya yaptığı bu baskın, sadece bölgesel değil, uluslararası alanda da büyük tepkilere sebep oldu. Bir dizi Arap ülkesi, Ben-Gvir'in eylemini kınayarak, bu tür eylemlerin barış sürecine zarar verdiği konusunda uyarılarda bulundu. Filistinlilerin yanında yer alan bazı ülkeler, Mescid-i Aksa’nın statüsünü koruma çağrısı yaparken, international press, bu tür eylemlerin "provokatif" olduğunu belirtti. Bu bağlamda, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı da benzer mesajlarla sahneye çıktı.
Uzmanlar, bu tür eylemlerin sadece Filistin-İsrail ilişkilerini değil, tüm Orta Doğu'daki güvenlik dinamiklerini de olumsuz etkileyeceği konusunda uyarıyor. Ben-Gvir'in ziyaretinin ardından yaşanacak olayların, hem Filistinli gruplar hem de İsrail hükümeti için yeni bir çatışma ortamı doğurabileceği öngörülüyor. Söz konusu baskınların devam etmesi durumunda, hem diplomatik ilişkilerin gerilmesi hem de sokaklardaki tansiyonun artması kaçınılmaz hale gelebilir.
Tüm bu gelişmeler ışığında, Mescid-i Aksa’nın önemi daha da artmakta. Hem Filistin hem de İsrail için kritik bir sembol olan bu mekan, aynı zamanda barışın sağlanması adına da merkezi bir rol oynamaktadır. Ben-Gvir’in eylemleri, bu sorunun karmaşıklığını daha da derinleştirmiş ve iki tarafın da uzlaşmasını zorlaştırmıştır. Gelecekteki olası gelişmelerin hem bölgesel hem de küresel çapta yansımaları merakla bekleniyor.