Hayatta birçok insan çeşitli yollarla geçimlerini sağlarken, bazıları da sıradışı yöntemleri tercih ederek dikkat çekiyor. Bir adam, tam 17 yıldır ekmek kırıntılarını toplamakta ve bu işi yaparken toplumun ihtiyaçlarına yanıt vermeye çalışıyor. “Allah rızası için bu işi yapıyorum” diyen bu adam, yaşadığı zorluklara rağmen insanlara yardım etme misyonunu gütmekte kararlı. Onun hikayesi, sadelik ve özverinin çekiciliğini gözler önüne seriyor.
Bu adam, İstanbul'un kalabalık sokaklarında her sabah erkenden uyanarak yürüyüşüne başlıyor. Amacı sadece aç kalan insanların ihtiyaçlarını karşılamak değil, aynı zamanda israfın önüne geçmek. Ekmeğin hayatımızdaki yerini çok iyi bilen bu adam, insanların ayaklarının altına düşen kırıntıları toplarken, bir yandan da insani değerlere olan bağlılığını pekiştiriyor. Sıklıkla, "Ekmeği israf etmek günahlardandır" diyor. Bu düşüncesiyle yola çıkan adam, topladığı ekmek kırıntılarıyla hem insanların karnını doyuruyor hem de onları bilinçlendiriyor.
İlk başta yaptığı iş çok da takdir edilmese de, zamanla çevresi bu durumun farkına varmaya başladı. İnsanlar, onun özverisini ve çalışmalarını takdir etmeye başladı. 17 yıllık sürede birçok gönüllü ile birlikte hareket eden bu adam, ekmek kırıntılarını sadece toplamakla kalmıyor, aynı zamanda bu kırıntıları ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için çeşitli organizasyonlar kurmuş. Bu organizasyonlar, topladığı ekmek kırıntılarını nereye, nasıl dağıtacağını planlayarak, daha fazla insana ulaşmayı amaçlıyor.
Adamın bu özverisi, başta mahalle sakinleri olmak üzere birçok insan üzerinde derin bir etki bıraktı. Kendisine hayran kalan çocuklar, zaman zaman ona yardım etmek istediklerini belirtiyor, onu örnek alıyorlar. Gençler, bu adamın gösterdiği özveri ile yetişerek daha bilinçli ve yardımsever bireyler olmaya çalışıyorlar. Bu durum, toplumda yardımlaşma ve dayanışma kültürünü artırma adına dev bir adım. “Birlikte daha güçlüyüz” sözünü sıkça avuçlarına kazıyan bu adam, gençlere yaptığı çağrılarla toplumsal dayanışmanın önemini vurguluyor.
Bazı insanların ona karşı önyargılı olduğunu da biliyor. İlk başta, bu kadar basit bir iş yapmanın toplumda yeterince önemsenmediğini düşündüklerinde, ona ihtiyaç duymadıklarını belirtiyorlardı. Ancak zamanla, ihtiyacı olan insanlarla kurmuş olduğu bağ ve sağlamış olduğu yardımlar, bu önyargıları yıkmakta önemli bir rol oynadı. İnsanlar, ekmek kırıntılarının yalnızca birer atık değil, aynı zamanda hayat kurtaran birer kaynak olduğunu anlamaya başladı.
Tüm çabalarının yanı sıra, sosyal medya üzerinden de bu inisiyatifini genişletmeye çalışıyor. Daha fazla insana ulaşmak ve daha fazla insanı bilinçlendirmek için sıkça paylaşımlarda bulunuyor. Böylece, hem kendi çevresinden hem de farklı bölgelerden destekler alarak bu konu hakkında farkındalık yaratmayı hedefliyor. Onun dönem dönem katıldığı etkinlikler, “Ekmeğini Paylaş” gibi projeler ile büyük ilgi görüyor ve insanları bir araya getiriyor.
Bunun yanında, gönüllü arkadaşları ile birlikte düzenlediği etkinliklerde, gelen çocuklara ekmek ve diğer gıda maddeleri dağıtımı yaparken, onların gülümsemeleri karşısında mutlu oluyor. Bu mutluluğun kaynağı, sadece yemek dağıtmaktan değil, aynı zamanda insanlara umut vermekten de geliyor. “Bir kişinin bile yüzündeki gülümseme, benim için başarıdır” diyor ve bu mesleğin kendisi için en önemli kazanç olduğunu vurguluyor.
İstanbul’un sokaklarında her geçen gün daha fazla insanın ilgisini çeken bu adam, işini sadece maddi kazanım olarak değil, manevi bir yükümlülük olarak görüyor. “Hayatımın en güzel anları, başkalarına yardım edebildiğim anlardır” diyerek, yaptığı işin ruhunu ve özünü tüm samimiyetiyle ifade ediyor. “Allah rızası için bu işi yapıyorum” diyerek, manevi tatminkarlığının ne denli önemli olduğunu bizlere hatırlatıyor.
Sonuç olarak, bu adamın hikayesi, sadece ekmek kırıntıları toplamakla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda duyduğu toplumsal sorumluluğu da içeriyor. Onun gibi insanların varlığı, toplumda yardımlaşma ve dayanışmayı artırarak, karşılıklı sevgi ve saygıyı çoğaltmak adına önemli bir yere sahip. Unutulmamalıdır ki, bazen en küçük eylemler, en büyük değişimlerin başlangıcı olabilir. Ve bu adam, 17 yıldır sunduğu özverili çalışmaları ile bizlere bunu bir kez daha hatırlatıyor.